Bir âlimin tedrisatından geçen talebenin ayağındaki çamurun mezarındaki toprağa katılmasını şeref olarak gören ecdadın medeniyet düşüncesiyle tüm öğretmen arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum. 

Medeniyetimizde öğretmeni saygın kılan şey; ilme ve eğitime verilen kıymettir. İlk emri "Oku" olan inanç ile şekillenmiş medeniyetimizin " Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" ilkesinden yola çıkarak eğitimi, öğrenmeyi, araştırmayı ve akletmeyi teşvik etmiştir. " Ben bir muallim olarak gönderildim." buyuran Hz. Muhammed (s.a.v) insanlığa sevgiyi, merhameti, adaleti ve doğruluğu öğretmiş, kişiliği ve güzel ahlakı ile insanlara örnek olmuştur. " Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." diyen ilmin kapısı Hz. Ali mesleğimizin değerini vurgulamıştır. 

Nurettin Topçu' nun; " Muallim meselesi, maarif davamızın ana meselesidir. Maarifi yapacak olan muallimdir. Muallim sadece bir memur değildir, belki genç ruhları kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde işleyen bir demircidir. " sözü mesleğimizin önemini ve bir o kadar da meşakkatli oluşunu belirtmektedir. 

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk' ün " Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır. " sözü hem bir kılavuz hem de bir uyarı olarak mesleğimize ışık tutmaktadır. 

Soran, sorgulayan, öz güven sahibi,  geçmişini bilen, kendini tanıyan, geleceğe dair hayalleri olan bireyler yetiştirmeliyiz. Her şey bir hayal ile başlar,  çalışma ile şekillenir  ve sebat ile neticelenir. Sonucun da faydalı olması için değerlerimizle beslenmesi gerekir. Zira bizler tarihin en şerefli milletinin torunlarıyız. Bizler ecdadımızı layık olarak merhametli ve ahlaklı bireyler yetiştirmek için fedakârca çalışacak ve yeni bir dünya inşa edeceğiz. Çünkü bugünün müesses nizamı geldiği noktada insanlığı ve merhameti kaybetmiştir. Dün Endülüs' te, Amerika Kıtası' nda, Libya' da, Cezayir' de Bosna' da Keşmir' de bugün Arakan' da, Doğu Türkistan'da ve Filistin' de yaşatılanlar insanlık ahlakında, vicdanında onarılması zor yaralar açmıştır. Bu yaraları sarmak, kalan izlerinden ders almak ve gelecek nesillerimize yaşanılabilir bir dünya bırakmak tarihin verdiği sorumlulukla yine bize düşmektedir.

Mevlana' nın pergel metaforu ile bir eli bu topraklarda ve bir eli tüm dünyayı dolaşan ve saran bir nesil yetiştirmek öncelikli vazifelerimiz arasında yer almalıdır,  Bu vazifemizi sabırla ve sebatla yerine getirirken önceliğimiz kadim kültürümüzü ve dilimizi öğrencilerimize aktarmak olmalıdır. Türkçemizin bir bilim, felsefe, edebiyat ve sanat dili olması için özel gayret sarf etmeli ve öğrencilerimizi teşvik etmeliyiz. Doğru Türkçe ile düşünen ve üreten bir nesil kültürümüzün vazgeçilmez değerleri olan adalet ve merhametle beklendiğinde tüm insanlık huzur bulacaktır. Küresel adaletsizlik, savaşın ve terörün ortaya çıkarttığı kitlesel göçler, çevre sorunları ve kadim değerlere yönelik küresel ve ideolojik tehditler karşısında milyonlarca çocuğa ve gence kılavuzluk etmek biz öğretmenlerin omuzlarındaki ağır ama kutsal bir sorumluluktur. Bu kutsal sorumluluk Yeryüzünün Öğretmeni Olmak İçin Gökyüzünün Öğrencisi Olmayı Gerekli kılmaktadır. 

Öğretmenlik insanlığı doğru yola eriştiren, kişiliği, bilgisi, fikirleri ve görgüsü ile toplumu aydınlatan, insanlığın ufkunda parlayan bir güneştir. Öğretmen edep kaynağıdır, cemiyete örnek, gençlere önderdir, öznedir. Öğretmen sabırlıdır, uygun zamanda ve yerde incitmeden olumsuz bir davranışı ortadan kaldırır; üşenmez, kırmaz, küstüren, incitmez, naif ve zarif biçimde şahsiyet inşa eder.

Diğer taraftan, değişen ve gelişen dünyaya nesillerimizi hazırlamak, onları hayata hazırlarken örnek ve önder olmak görevimizdir. Gençlerimizi çağın şartlarına uygun bir şekilde dijital becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar ile yapay zeka, robotik, ileri düzey analitik düşünme becerilerini, tasarım odaklı düşünme becerileri gibi yetkinlikler kazandırmayı amaçlamalıyız. Öğrencilerimizi hızla değişen bilgi, teknoloji, üretim yöntemleriyle iş hayatındaki gelişmelere paralel olarak dinamik bir eğitim sürecinde kendilerini geliştirmelerine imkân sunmayı hedeflemek zorundayız. Bu imkanları okulda olduğu kadar okul çevresindeki paydaşlarımızın kapasitelerini de kullanarak oluşturmalıyız. Taklitten uzak, soran, sorgulayan araştıran aynı zamanda edebiyat ve sanatla hemhal olmuş çok yünlü bir nesil yetiştirmek için çalışmalıyız. 

Vatan toprağına sahip olmanın ve devlet gücünün milletin faydasına kullanılmasının önemini son zamanlarda yaşadığımız salgın hastalıklar, deprem, şahit olduğumuz acımasız savaşlar vesilesi ile bir kez daha anlamış olduk. İçinde bulunduğumuz şartlar ne olursa olsun, olmazsa olmaz olan vatan ve milletimiz için gayretimiz hep zirvede olacaktır. Her okulumuzu,  her sınıfımızı vatan savunmasında bir siper olarak görüp savunmayı her gün buradan yeniden başlatacağız. Her yönüyle sıcak eğitim yuvalarımızda temiz ve rahat elbiselerimizle, şuurlu ve bilinçli bir şekilde, azim ve kararlılıkla bu millî mücadelemizi tüm meslektaşlarımla sürdüreceğiz. Her yetiştirdiğimiz yeni nesil geleceğimiz ve insanlığın umudu olacaktır.

Cumhuriyetimizin 100.Yılında teknolojiden sanayiye, bilimden sanat ve spora kadar geldiğimiz büyük gelişim ve değişim Türkiye Yüzyılı' na olan inancımızı ve heyecanımızı zirvey taşımıştır. Millî eğitim camiası olarak değer üreten bir nesil yetiştirme gayretlerimiz meyvelerini vermeye başlamıştır. Şanlı tarihimizden aldığımız bilinçle ve millî şuurla yetişen yeni neslin millet olarak mutlu ve adil bir dünyanın kurulmasına öncülük edeceğine inancımız tamdır. 

Bu vesile ile başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete irtihal eden tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnet ile anıyor; bizleri yetiştiren öğretmenlerimizin, en zor şartlarda bile ülkemizin al bayrağı dalgalanan her köşesinde görev yapan öğretmenlerimizin ve siz değerli meslektaşlarımın 24 Kasım Öğretmenler Günü' nü kutluyorum. 

İsmail ÇETİNKAYA

İlçe Millî Eğitim Müdürü